Preeti Bhattacharji
Pazartesi, 06 Ekim 2008 13:41
Çin`in Batı tarafında yer alan Sincan Uygur Özerk Bölgesi(SUÖB) Çin topraklarının altıda birini kaplamaktadır; onüç büyük etnik gruptan biri olan Uygurların nüfusu [Çin kaynaklarına göre] 20 milyondur ve Orta Asya`yla bağları vardır. Onüç büyük etnik grup arasında nüfusu en kalabalık olanıdır ve ağırlıklı olarak müslümanlardan oluşmaktadır. Uygurlardan bazıları Çin`in Doğu Türkistan`daki mevcudiyetini bir tür emperyalizm olarak adlandırmaktadırlar. Doğu Türkistan İslami Hareketi(DTİH) gibi ayrılıkçı gruplar, 1990`larda bağımsızlık çağrıları â€` bazen şiddet yoluyla - yapmışlardı. Çin hükümetinin tepkisi ise Han Çinlilerinin bölgeye göçünü teşvik etmek oldu. Pekin, bölgeyle ekonomik ilişkileri de güçlendirdi ve Uygurların dil ve etnik bağlarının olduğu komşu ülkelerden ayrılıkçılara verilecek potansiyel desteklerin önüne geçmeye çabaladı.
GEÇİCİ BAĞIMSIZLIK
Doğu Türkistan, Mançu(Qing) Hanedanlığının 1912`de çökmesinden sonra çeşitli derecelerde özerklik elde etti. Doğu Türkistan`daki Türk ayaklanmacılar Ekim 1933`de bağımsızlık ilan ettiler ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini kurdular (Uygur Cumhuriyeti veya Birinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti olarak da bilinir). Çin Cumhuriyeti bir sonraki yıl, bu cumhuriyeti yuttu. 1944`e gelindiğinde ayrılıkçı hizipler yeniden bağımsızlık ilan etti; bu kez Sovyetler Birliği himayesinde İkinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştu. Fakat 1949`a gelindiğinde Çin Komünist Partisi toprakları işgal ederek Doğu Türkistanın Çin eyaleti olduğunu ilan etti. Sincan, [Doğu Türkistan] 1955`de Çin Halk Cumhuriyeti`nin `özerk bölgesi` olarak sınıflandırıldı.
Bağımsızlık dönemlerinin nostaljisini yaşayan bazı Uygurlar, Uygur devletinin yeniden kurulması çağrısı yapıyorlar. Pomona Koleji Pasifik Basin Institute başkanı Dru C.Gladney, `Orta Asya`da yaşayan Uygurlar, Doğu Türkistan`ın egemen olduğu her iki dönemi de bilirler ve hakkında derin derin düşünürler` diyor. Bu Uygurların çoğu Çin`in Doğu Türkistanı 1949`da kolonileştirdiğini söylüyorlar. Ne ki Çin hükümeti, Sincan`la ilgili yayınladığı ilk beyaz kitapta Sincan`ın, Batı Han Hanedanlığının hüküm sürdüğü M.Ö.206`tan M.S.24 yılına kadar, çok etnikli bölünmez Çin ulusunun `ayrılmaz parçası` olduğunu kaydetti.
İKTİSADİ KALKINMA
Doğu Türkistan, minarel ve petrol zenginidir. Pekin yönetimi, 1990`ların başlarında, özel ekonomik kalkınma bölgesi statüsü tanıyarak, mahalli pamuk üreticilerini sübvanse ederek ve vergi sistemini elden geçirerek bu bölgenin büyümesini teşvik etti. Sincan yönetimi, tarımsal ürün artışı sağlamak için 1991 Ağustos`unda Tarım Havzası Projesini(Dünya Bankası) yürürlüğe koydu. Pekin, bu süre boyunca, Tarım [Taklamakan] Çöl Karayolu ve Batı Sincana uzanan demiryollu inşası gibi bazı altyapı yatırımları gerçekleştirdi. İnsan Hakları Örgütü`den Nicholas Bequelin, The China Quarterly dergisinde yayınlanan bir makalesinde bu projelerin `Sincan`ı, Çin Halk Cumhuriyeti`nin geri kalanına sıkı sıkıya bağlamak için` tasarlandığını söylüyor.
Çin, 1954 yılından beri Çin`in batı yakasında tarımcılıkla uğraşan meskun bölgeler inşa etmek amacıyla Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusundan (SÜİK) istifade etti. Mahalli olarak Bingtuan adı verilen SÜİK`in görevi, Çin`in sınır bölgelerini korumak ve gelişmesine hizmet etmek. Bu görevi yerine getirmesi için polis ve milis gücü dâhil, kolordonun kendi güvenlik organları mevcut. SÜİK, göçmen işçileri son elli yıl süresince istikrarlı bir şekilde Sincana doğru çekmiştir.
Pekin, `Batı`ya Açıl` ve `Batı`ya Git` gibi kampanyalarla Sincanı geliştirmeye devam ediyor. Gladney gibi uzmanlara göre bu kampanyalar / programlar bölgeye nispeten de olsa refah getirdi; `kişi başına düşen milli gelire baktığınızda Çin`in güneydoğu yakası hariç tüm Çin`den daha yüksektir` diyor Gladney. Fakat başka uzmanlar Sincan`ın zenginliğinin petrol zengini mahallerde yoğunlaştığına dikkat çekiyorlar; Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası kalkınma kuruluşları, bölge içinde büyük eşitsizlikler olduğunu söylüyorlar.
Çin hükümeti Sincan`daki fakirliği azaltmak amacıyla bir dizi program başlattı ve Çin Başbakanı Wen Jiabao, 2008 Mart`ında yayınlanan bir raporda, bölgenin ahenkli kalkınmasından bahsetti.
HAN ÇİNLİLERİN DOĞU TÜRKİSTAN GÖÇÜ
Doğu Türkistan`da gittikçe artan iş fırsatları bölgeye işçi göçünü tetikliyor ki bu işçilerin çoğunluğu Han Çinlisi. Çin yönetimi Doğu Türkistana göçen işçilerin sayısını hesaplamıyor fakat uzmanlar bölgedeki Han nüfusunun, 1940`larda Doğu Türkistan nüfusunun yaklaşık yüzde 5`ini oluştururken bugün yüzde 40`lara çıktıklarını kaydediyorlar. Çeşitli sanayi kollarında -gerek düşük teknoloji gerekse yüksek teknoloji alanında - istihdam edilen bu işçiler, Doğu Türkistan`ın genel manzarasını değiştirdiler. BBC, Haziran 2008`de, alışveriş merkezlerinin, yüksek binaların, büyük mağazaların ve otoyolların Doğu Türkistan başkentini değiştirdiğini konu edinen Urumki`de Hayat başlıklı bir haber yayınlamıştı.
CECC (Congressional-Executive Commision on China) 2007 yılında Amerikan Kongresine sunduğu yıllık raporunda Çin hükümetinin `yetenekleri istihdam etmek ve istikrarı teşvik etmek adına Çin`in her bölgesinden Doğu Türkistana göçü özendirdiğini` kaydetmişti. Çin hükümeti, emperyal zamanlardan beri Han Çinlilerini Çin`in sınır bölgelerine yerleştirme politikası güdüyor. Ancak Komünist Parti, Sincan [Doğu Türkistan] politikalarının ekonomik kalkınma amaçlı olduğunu, demografik yapıyı değiştirmeyi hedeflemediğini söylüyor.
Dğu Türkistanı istila eden göçmen işçiler, Uygurlarda hoşnutsuzluğa yol açtı zira Han Çinlileri ve Uygurlar, sınırlı istihdam imkanları ve doğal kaynaklar üzerinde rekabet ediyorlar.
ETNİK GERİLİM
Çin hükümeti Sincan`ın onüç etnik gruba ev sahipliği yaptığını söylüyor. Bu grupların en büyüğü Uygurlar ve 2003 nüfus sayımına göre Sincan nüfusunun yüzde 45`ini oluşturuyorlar. Bu grupların çoğunluğu gibi Uygurlar da müslüman ve Orta Asya ile kültürel bağları var.
Han Çinlileri`nin Doğu Türkistana akın etmesiyle toprak ve su gibi sınırlı kaynaklar üzerinde oluşan baskı, Uygurları kızdırıyor. `Uygurlar, burasının kendi anavatanları olduğunu dolayısıyla bu kaynakların kendilerine daha çok tahsis edilmesi gerektiği hissini taşıyorlar` diyor Gladney.
Human Rights in China, 2006 yılında, Sincan`daki nüfus artışının mahalli çevreyi değiştirdiğini, bu durumun içme, sulama ve tarım için temiz su ve verimli toprağa beşeri erişimi giderek azalttığını açıklamıştı.
Etnik gerilim, ekonomik eşitsizlik sayesinde katlanarak yayılıyor: Doğu Türkistan`daki Han Çinlileri genelde Uygurlardan daha zenginler. Bazı uzmanlar, maaş farklarının ayrımcı istihdam uygulamalarının sonucu olduğunu söylüyorlar. CECC 2006 raporuna göre SÜİK, yeni açılan 840 kişilik memur kadrosunun 800`ünü Han Çinlilerine tahsis etmiş. Mahalli otoriteler, Uygurları istihdam etmek istediklerini ancak liyâkat sahibi aday bulmakta zorlandıklarını söylüyorlar. Sincan Komünist Parti sekreteri Wang Lequan, BBC`nin kendisiyle yaptığı bir söyleşide `Batı bölgesinin yaygın sorunlarından birisi eğitimdir; ve buradaki insanların kültür düzeyi çok düşüktür` diyor. Gladney`e göre Han Çinlisi müracaatçıların daha profesyonel ağları var zira genellikle `nüfuzludurlar, seçkin parti üyelerinin ve yönetim liderlerinin çocuklarıdırlar.`
Bequelin, `kültürel ve dini kimliklerinin yeniden şekillendirilmesi` olarak gördükleri teşebbüsler karşısında Uygurların morallerinin altüst olduğunu söylüyor. Sürgünde yaşayan Uygur[Türkü] Rebiya Kadir, Washington Post Op-Ed sayfasında yayınlanan makalesinde inancın ifadesini şiddetle bastırdığı ve `herhangi bir memnuniyetsizlik ifadesine hoşgörü göstermediği` için Çin`i kınamıştı. Pekin yetkilileri bu suçlamalara Çin`in etnik azınlıklara saygı duyduğunu ve Sincan`daki ekonomi, kamu sağlığı ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi suretiyle Uygurların hayat kalitesinin iyileştirildiğini söylerek tepki verdi.
MÜCADELE
Sincan`daki ayrılıkçı gruplar 1990`larda Çin yönetimine sık sık saldırılar düzenlemeye başladılar. Bu grupların en meşhuru Doğu Türkistan İslami Hareketidir. Çin, ABD ve BM Güvenlik Konseyi DTİH`i terörist örgüt olarak etiketledi; Çinli yetkililer grubun el Kaide ile bağlantısı olduğunu söylediler. 2008 Ağustosunda â€` Pekin Olimpiyatlarından sadece günler önce â€` iki kişinin, askeri inzibat birimine saldırıp onaltı kişiyi öldürmeleri, Uygur terörizmiyle ilgili endişeler doğmasına neden oldu. Ancak olaydan bir ay sonra New York Times, olaya şahit üç turistin ifadelerine dayanarak, saldırganların da milis kıyafetleri içinde oldukları haberini verdi; olayı terörist bir eylem olarak tanıtan resmi Çin haberine gölge düştü. Saldırı, kendilerini Türkistan İslam Partisi olarak adlandıran bir grubun, Yunnan Eyaletinde iki otobüste gerçekleşen patlamalar dâhil bazı kanlı terörist saldırıları üstlenmesinden bir hafta sonra yaşandı.
Çin hükümeti, Batı eyaletindeki ayrılıkçılarla ve teröristlerle savaşmak üzere bazı adımlar attı. ABD Dış İşleri Bakanlığına göre Çin güvenlik kuvvetleri 2007 Ocak ayında kamp olduğu iddia edilen bir DTİH mekanına baskın düzenleyerek onsekiz kişiyi öldürdü ve onyedi kişiyi tutukladı. Çin, dini liderlerin ayrılıkçı fikirler ekmemesi için bölgedeki dini faaliyetleri de yakından izliyor.
Çin, 11 Eylül 2001 tarihinden beri Uygur kökenli terörizm faaliyetlerinin uluslararası bilinirliliğini artırdı ve kendi eylemlerini Bush yönetiminin terörle savaşına bağladı.
Ancak pek çok uzmana göre Çin, Uygur terörizmini şişiriyor. Çin, binlerce saldırıdan Uygurları sorumlu tutuyor fakat Colombia Üniversitesinden Andrew J.Nathan`bu rakamlardan son derece kuşku duymalısınız` diyor.
Gladney, Çin`in DTİH`ne yüklediği pek çok `terörist hâdisenin` aslında sivil huzursuzluğun `kendilikli ve örgütlü olmayan` formları olduğunu kaydediyor. Uzmanların çoğu DTİH`nin el Kaide ile bağlantısının olmadığını söylerken biraz daha ileri giden Bequelin `bildiğimiz kadarıyla DTİH ölmüş olsa gerek` diyor. Uluslararası Af Örgütü`nün 2008 yılında yayınladığı bir raporda Çin otoriteleri, terörle savaşı Uygurları kaba bir şekilde baskı altında tutmanın gerekçesi olarak kullanmakla suçlanıyor. Devlet gazetesi Xinhua`da çıkan habere göre Çin insan hakları örgütleri, Af Örgütünün raporuna karşı çıkarak raporun, insan hakları maskesi altında Çini karalamayı amaçladığını söylediler.
Uzmanlar, Çin`in terörle mücadele tedbirlerinin istenen sonucu vereceğinde mutâbık değiller. Bequelin ve diğer bazılarına göre Çin`in ayrılıkçı hareketlere karşı sürdürdüğü kampanya, gerçekte kızgınlığı körüklemektedir ve dolayısıyla terörizmin artmasına sebep olabilecektir. Batılı başka kaynaklara göre Çin`in terörle mücadelesi oldukça başarılı seyrediyor. ABD Dış İşleri Bakanlığı belgeleri karıştırıldığında Uygur kökenli terörist faaliyetlerin 1990`ların sonları itibariyle düşüşte olduğu görülmektedir.
SORUNLU KOMŞULUK
Doğu Türkistan`ın komşu olduğu ülkeler: Moğolistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Tibet Özerk Bölgesi. Uygurların komşularıyla olan kültürel bağlarından dolayı Çin, Orta Asya devletlerinin ayrılıkçı hareketleri desteklemelerinden kaygılanıyor. Nathan`a göre bu korkular, Sovyetler Birliğinin ayrılıkçı hareketlere 1940`larda başarıyla omuz vermiş olması gerçeğinden kaynaklanıyor. Çin, Orta Asya devletlerinin Doğu Türkistan`da baş ağrısına yol açmalarını engellemek için komşu devletlerle diplomatik ilişkilerini geliştiriyor; bilhassa Şangay İşbirliği Örgütüyle. Bequelin`e göre Şangay İşbirliği Örgütü, `Orta Asya devletlerinin desteğini sağlama almak` ve `bu ülkelerdeki Uygur cemaatleriyle Doğu Türkistan arasında herhangi bir bağlantı kurulmasını engellemek` maksadıyla kuruldu.
Çin`in diplomatik çabaları pek çok uzman tarafından başarılı bulunuyor. Amerikan Dış İlişkiler Konseyinden Adam Segal, `Çin`in komşusu ülkelerin şimdi kendi köktenci müslüman gruplarıyla savaştığını`söylüyor; böylece Çin`e şifa oluyorlar. ABD Dış İşleri Bakanlığına göre Özbekistan, Uygur kökenli bir Kanada vatandaşını 2006 Ağustos ayında Çin`e iade etti. Çin, DTİH faaliyetlerine katıldığı iddiasıyla bu kişiyi tutukladı. Nathan, bu gibi vakaların, ayrılık yanlılarına karşı izlediği politikalarda komşularının Çin`le işbirliği yaptığına delil olduğunu belirtiyor. Bunun aksine Amerika, 2001 yılında Pakistan`da düzenlenen operasyonda yakalanan beş Uyguru Çin makamlarının çağrısına rağmen teslim etmeyi kabul etmedi. Guantanamo Körfezinde tutuklu bulunan Uygurlar 2006 Mayısında serbest bırakıldıktan sonra Çin`e değil Arnavutluk`a gönderildiler.
Çin`in hiçbir komşusu Uygurlara resmi ağızla destek vermiyorlar ancak bölgenin geçirgen sınırları Çin makamlarını tasalandırmaya devam ediyor. 1980 ve 90`larda pek çok Uygur, Pakistan ve Afganistana seyahat etti ve buralarda dini aşırılıklara mâruz kaldılar. Bequelin şöyle diyor: `Bazıları medreselere, bazıları Kuzey İttifakına, bazıları Talibana, bazıları da Özbekistan İslam Hareketine kaydoldular.` Çin, sınırdan Doğu Türkistana sızan militanların devlet karşıtı faaliyetleri teşvik edebileceğinden kaygılanıyor.
ULUSLARARASI KAYITSIZLIK
Pekin Olimpiyatlarına doğru hızla yol alınırken Tibet`te yapılan protestolar uluslararası dikkatleri üzerine çekti. Ne var ki Doğu Türkistan`da yapılan protestolar Tibet`tekine nispetle göze çarpmadı. `İnsanlar, Uygurlar adına Olimpiyat açılış törenini boykot etmekle tehdit etmiyor` diyor Segal.
Tibet daha çok dikkat çektiğinden dolayı bazı muhabirler Sincan`a `Çin`in bir diğer Tibeti` (el Cezire) diye gönderme yaptılar.
Çeşitli nedenlerden dolayı Doğu Türkistana karşı Uluslararası ilginin sesi çıkmıyor. Nathana göre Uygur toplumu etkin bir liderden yoksun. `Uygurlar nazarındaki en seçkin sözcü, Washington`daki Rebiya Kadir; o, Dalai Lama`nın sahip olduğu altyapıya ve Nobel ödülüne sahip değil.`
Bequelin, Çin hükümetinin Uygur ayrılıkçıları etkin bir şekilde terörist olarak etiketlediğini, bu durumun onların misyonuna karşı uluslararası sempatiyi azalttığını söylüyor. Uluslararası ilgisizlik sürüp giderken Doğu Türkistan`daki insan hakları durumunun iyiye gitmek yerine daha da kötüleşeceğini söylüyor uzmanlar. `Doğu Türkistan`da uyguladığı politikaları değiştirmesi için uluslararası hiçbir baskı yok` diyor Segal; `O halde Çin, herhangi bir değişikliğe niçin gitsin?`
Amerikan Dış İlişkiler Konseyi`nin yayınladığı makalenin orijinal başlığı: Uighurs and China`s Xinjiang Region
KAYNAK : DÜNYA BÜLTENİ.COM
|