Eskiden ipek yolu üzerinde bulunan Doğu Türkistan sosyo-ekonomik olarak iyi seviyelerdeymiş.Ancak şu anda müslüman halkın yıllık geliri 45-50 dolara düşmüştür.Doğal kaynaklar olarak petrol(çin kaynaklarına göre 20-40 milyar ton),doğalgaz,kömür(yaklaşık 2,2 trilyon ton -çin rezervinin yarısı,sülfür az içerdiği için kaliteli),tuz rezervleri oldukça fazladır.Tarım alanları da oldukça fazladır.
Rusya,Çin ve İngiltere’nin sürekli müdahalelerine maruz kalan bu bölge doğal kaynak zenginliği nedeniyle baskı altında tutulmuştur.Bölge halkı çoğunlukla müslüman ve bir kısmı da budist,katolik ve ortadokstur.
Doğu Türkistan toprakları,MÖ.300 ile MS.93 yılları arasında Büyük Hun imparatorluğunun sınırları dahilindeyken M.S. 430 yılında Göktürk devletinin yönetimine geçmiştir.Bu devletin zayıflamasıyla uygurlar uygur devletini 744 yılında kurmuşlardır.O tarihlerde bölgelerini genişletmişler ve Çin ‘liler vergi vermek zorunda kalmışlardır.Uygur devleti zamanında ipek yolu ticaretini ellerinde tutmuşlar ve ileri refah düzeyini yakalamışlardır.Uygur devletinin zayıflamasıyla kırgızlar yönetimi ele geçirmişler,sonra Karahanlılar denetiminde gelişimini devam ettirmiş ve Cengiz han liderliğinde moğol istilasına uğramışlardır.1757 yılında Çinliler tarafından işgal edilmiştir.
İşgal tarihinden sonraki yıllarda Rusya ve Çin ‘in sürekli müdahalelerine maruz kalmışlar ve sıkıntılı günler geçirmişlerdir.1940-1949 yıllarında Doğu Türkistan ‘ın bağımsızlığı için milli ayaklanmalar olsada bunlar şiddetli bir şekilde bastırılmıştır.26 Eylül 1949 da Doğu Türkistanda resmen komünizm ilan edilmiştir.Çin liler tarafından 1955 yılında Doğu Türkistan;Sincan uygur otonom bölgesi adıyla bugünkü idari statüsüne alınmıştır.Mao ;Federal yönetim tarzını teklif edenlere;Sincan çin‘in bölünmez parçasıdır ve komünizimle yönetilecektir demiştir.Doğu Türkistan 16 şehir ve 86 ilçesi Çin tarafından bir merkez şehir,sekiz vilayet ve beş özerk ilçeden oluşan idari yapı şeklinde yönetilmektedir.
1949 sonrasında gerçekleştirilen direnişlerde mücahitler ; Vatan haini olarak ilan edilerek idam edilmişlerdir.250 binden fazla dindar kişi ve aydın tutuklanarak işkenceyle öldürülmüştür.1966 ayaklanmasında 75 bin müslüman şehid edilmiştir.1970 yılında 23 binden fazla müslüman tutuklanmıştır.Çin yönetimi;Doğu Türkistan‘daki Çin ‘li yöneticilere idam yetkisi vererek direnişçilerin çoğunu idam etmişlerdir.1952-1977 yılında Doğu Türkistan‘lıların birçoğu Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır.Tahminlere göre Türkiye‘de yaklaşık 30 bin Doğu Türkistanlı bulunmaktadır.1962 yılında yaklaşık 50 bini Batı Türkistan‘a göç etmiştir.Dışardaki Doğu Türkistan diasporası yaklaşık 1-3 milyon civarındadır. 1992 yılında diasporadaki Doğu Türkistan lılar ‘‘Doğu Türkistan Milli Kurultayını ‘‘ düzenlemişlerdir.Bunların amacı;Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuşana kadar mücadele etmektir.
Doğu Türkistan direnişinin en son ve en çarpıcı olayı 5 Şubat 1997 tarihinde Gulca ayaklanmasıdır.Kadir gecesi nedeniyle ibadet yerlerinde toplanan kadın ve çocuklar Çin askerleri tarafından tutuklanmıştır.Bunun üzerine halk tutukluların serbest bırakılması için ayaklanmışlardır.Bu sırada tutuklanan 300 den fazla müslüman genç soğuk su sıkılarak -30 derecedeki soğukta bekletilerek dondurulmuş ve vahşice öldürülmüştür.3 binden fazla müslüman genç tutuklanmış ve 1600 kişiden halen haber alınamamıştır.Doğu Türkistan halkı üzerinde bu şehitlerin tesiri halen devam etmektedir.
Çin‘in en büyük nükleer merkezi ve deneme alanı Doğu Türkistan ‘ın Taklamaktan çölündeki Lop-nor gölü civarında bulunmaktadır.1964‘ten 1997‘ye kadar hiçbir koruyucu tedbir alınmadan 11‘i yer altında olmak üzere 46 nükleer deneme yapılmıştır.Bu denemelerin üzücü sonuçları halen devam etmektedir.Bu deneme bombalarının çoğu TNT ihtiva ettiği için tesir güçleri oldukça yüksektir.1984 deki bir patlama Richter ölçeği ile 6,8 şiddetinde yer sarsıntısı oluşturmuş ve Hiroşima‘ya atılan bombadan 6-8 kat daha güçlü olduğu açıklanmıştır.Bu patlamadan sonra tarihi kent Kaşgar ‘da 5 binden fazla genç aynı zamanda kör ve felç olmuştur.1995 ‘deki deneme Hiroşima ‘dan 10 kat daha güçlüdür.210 bin kişi hayatını kaybetmiş ve binlerce insan sakat kalmış,kansere yakalanmıştır.Çin‘in yaptığı bu insan hakları ihlaline dünya seyirci kalmıştır.
Çocukların din eğitimi almaları yasaklanmış,memur ve işçilerin ibadet etmeleri engellenmiştir.İbadet eden işçi ve memurlar tesbit edildikleri an işten atılmışlardır.Urumçi başkentte 370 bin Kuran-ı Kerim imha edilmiş, 1218 cami kapatılmış ve 939 tanesi devlet dairesine dönüştürülmüştür.11 Eylül saldırılarından sonra terörist damgası ile direnişçilere olan baskı daha da artırılmıştır.Nüfusu kontrol altına almak için zorunlu kürtaj uygulaması yapmışlar.1949 yılında Uygur müslümanlarının oranı%93 iken,Çinli nüfus%6-7 kadardı.1990 yılına gelince müslümanların oranı%60 ‘a inmiş,çinlilerin oranı ise %37,6‘ya çıkmıştır.1997 resmi istatistiklere göre 17 milyonluk Doğu Türkistan nüfusunun%47‘si Uygur,%42‘si çinli,(%38 han ve %4 hui),%7 ‘si kazaklardan oluşmaktadır.Bölgedeki Çinli asker sayısı 500 binden fazladır.Bölgeye getirilen çin‘li göçmenler en verimli arazilere yerleştiriliyor ve zorla uygur müslümanların arazilerine el koyuyorlar.Çin ‘lilerin bu bölgeye yerleşmeleri için teşvikler veriyorlar ve çin hapishanelerindeki çin tutukluların bu bölgeye yerleşmeleri durumunda ceza indirimi uyguluyorlar.
Uygur Türklerine şehirlerde 1 çocuğa,köylerde 2 çocuğa sahip olma izni veriyorlar.Kadınlara zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma yaptırılarak çocuk sahibi olmaları engelleniyor.Kadınların karınları yarılarak çocuklar öldürülmektedir.Sokaklarda yasa dışı doğum nedeniyle terkedilmiş yeni doğmuş bebekler görmek mümkün hale gelmiştir.Bu zulme dünya ülkeleri sadece izlemekle yetinmektedir.
Uygur Türklerinin eğitimlerinin çoğu okullarda çince olarak verilmekte ve çok az sayıdaki okulda uygurca verilmektedir.Uygurca eğitimli okulların fiziki şartları oldukça kötü ve buradaki öğrenciler çıplak zeminler üzerinde ders görmektedirler.1949 yılında Doğu Türkistan‘ın adı yeni sömürge anlamına gelen ‘‘sincan‘‘ ile değiştirilmiştir.okullarda uygur tarihi ve kültürü hiçbir zaman yer almamaktadır.Buna rağmen ailelerin desteği ile çocuklar kendi kültürlerini yaşamaya çalışmaktadır.
Devlet dairelerindeki memurların %90‘ı Çinlilerden oluşmakta ve %10‘u onların menfaatine çalışacak olan uygurlardan seçilmektedir.Yurt dışına çıkışları ve çin şehirlerine girişleri yasaklanmış,kendi ilçelerinden başka bir ilçeye girişleri polis iznine bağlanmıştır.Yapmış oldukları telefon görüşmeleri dinlenmekte ve postanelerdeki mektuplar çin görevlileri tarafından okunmaktadır.Doğu Türkistan da insanlık suçu işlenmekte ve dünyanın en acımasız işkenceleri uygur müslümanlara yapılmaktadır.
Dünya seyrederken biz müslümanlar;Doğu Türkistan‘lı müslüman kardeşlerimize yardımcı olmalıyız.Bağımsızlık yolunda ilerleyen bu insanlara insani yardımlarımızı esirgememeliyiz.Türkiye Gönüllü Teşekküller vakfının üyesi olan İHH insani yardım vakfı,bu bölgeyi unutmadı ve yardımlarını ulaştırdı.Bizler de Doğu Türkistan‘dan gelen öğrencilere sahip çıkarak,Doğu Türkistanlıların yaşadığı zulmü dünya kamuoyuna taşıyarak,Çin yönetimine karşı tavrımızı koyarak,Doğu Türkistanlıların sivil kuruluşlarını destekleyerek ve İHH ‘nın bu bölgeye yapacağı yardımlara güç katarak bu kutsal mücadelede yer alabiliriz.
Doğu Türkistan unutulmamalı ; Çaresiz durumdaki ve kendisine yapılan zulmü dahi açıklaması yasaklanmış bu müslüman halkın sesi olmalıyız.Çin zulmüne karşı her zaman Doğu Türkistan‘ın yanında yer almalıyız .
Dr.Hasan AVŞAR ( TGTV icra Kurulu üyesi )
|